Biz Kimiz?

Babayani Ne Demektir?

Dış görünüşe ve gösterişe önem vermeyen, samimi, bir adama yaraşır şekilde davranmaya gayret eden, özentisiz, kalender ve babacan kişi.

Biz Kimiz?

Her sabah bir şeyleri değiştirmek umuduyla kalkıyoruz yataklarımızdan ve her gece aynı hayal kırıklığıyla kararıyor lambalar. Ne yaşanmışlıklar çare oluyor dertlerimize ne de kelimeler. Bizden olanı bulmakla bulduklarımızdan kurtulmak arasında bocalayıp duruyoruz. Damarlarımızda çağın çelişkileri dolaşıyor, benliğimizin gölgeleneceği bir söğüt dalı, ruhumuzu ferahlatıp dudak yarıklarımıza merhem olacak bir pınar bulamıyoruz. Bizden olanlarla buluşup bir çınar gölgesinde biz olmanın ne demek olduğu hususunda hasbihâl etmek ve anlaşıldığımızı duyumsamak için aradığımız bakışların hasretiyle günlerimizi geçiriyoruz. Bizden olanların yoluna bir set kurmalıyız belki de. Birlik olmalıyız resmiyetin ve yapmacıklığın uzağında; isyanın, ahlakın ve hakikatin baş tacı edildiği bir birlik.

Bizler;

Tüm dünya meselelerine bir reçete sunan ancak kendi dertlerine çare olamayanlar,

Tırnağı olupta başını kaşıyamayanlar,

Kel başlarına şimşir tarak bulamayanlar,

El, yarasına merhem kendi yarasına kezzap olanlar,

Haklı olduğu halde hakkını arayamayanlar,

Bankamatik sırası kendisine geldiğinde sistem arızasıyla karşılaşanlar,

İşlere aklı yetipte gücü yetmeyenler,

Evin kapısını açık, tencerenin altını kısık ateşte unutanlar,

Herkesi kendi gibi her sakallıyı dedesi sananlar,

İyilik yapıp kötülük bulanlar,

Kırk yılda bir yediği kavurma dişlerinin arasına dolanlar,

Camide çorap söküğünü gizlemeye çalışanlar,

Sevdiğini başkasına kaptıranlar,

Hayattakilere ölülerden fazla değer verenler,

Bakılacak falı, kutlanacak özel günü, aklında tutacakları uğurlu bir sayısı olmayanlar,

Her başarısı ivedilikle cezaya tabi tutulanlar,

Doğru söyledikleri için dokuz köyden kovulanlar,

Bardağa bir türlü dolu tarafından bakamayanlar,

Herkesle gülüp yalnız ağlayanlar,

Eşi dostu olmadığı için referans yetmezliğinden hastane koridorlarında hayata gözlerini yumanlar,

İnandığı gibi yaşayamayan, yaşadıklarına da bir türlü inanamayanlar,

Çocukla çocuk, büyükle büyük olup bir türlü kendi olamayanlar,

Her şeyi merak edip, her hayali tahayyül edip bir türlü harekete geçemeyenler,

Dünyaya kazık çakamayıp kirada ölenler,

Komşusu açken tok yatamayanlar,

Konuşma hakkı varken susmayı tercih edenler,

Yar yanağından gayrı neleri varsa paylaşanlar,

Her sözü dinleyip en güzeline uymaya gayret edenler,

Yolda kalanlar,

Yolu araç değil amaç bilenler,

Okeyde yancılar, hastanede bakıcılar, apartmanda kapıcılar, köşklerde bahçıvanlarız.

Bizler; sahilsizler, sahipsizler, meczuplar ve ârâfta kalmışlarız.

Safalar getirdiniz…